Emir, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Taksim Meydanı’nın işçilere açılmamasını kınadı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Taksim’in işçi örgütleri ve emekçilerin gösterilerine açılması yönünde adeta “mekik diplomasisi” yürüttüğünü söyleyen Emir, iktidarın, Anayasa Mahkemesinin Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına kapatılmasının “ifade hürriyetinin ihlali” olduğu yönündeki kararına rağmen bu konuda geri adım atmadığını belirtti.
İktidarın, örgütlü emekten ve işçilerden korktuğunu öne süren Emir, partisinin, emekçilerle güvenlik güçlerinin karşı karşıya gelmemesine özen gösterdiğini, bu bağlamda dünkü olumsuz görüntülerden rahatsızlık duyduklarını dile getirdi.
CHP Grup Başkanvekili Emir, “Maalesef güvenlik güçlerinin Su Kemeri’ni Çin Seddi’ne çevirdiği ve Taksim Meydanı’nı etten duvarla kapattığı görüntüleri gördük. İşçilerle kimi eylemciler arasında istemediğimiz, provokasyona varabilecek olaylar yaşandığını gördük. Taksim’in 1 Mayıs’a kapatılmasına yönelik duruşumuz son derece nettir ama tabii ki bir provokasyona yardımcı olmuş görüntüsü verecek her türlü tutumdan da kaçınmayı bir görev biliyoruz. Ama bilsinler ki önümüzde bir yıllık süreç var. Taksim’in 1 Mayıs’ta emekçilere açılması için her türlü mücadeleyi vereceğiz ve eninde sonunda Taksim Meydanı işçilere açılacak.” diye konuştu.
“Yeni müfredatta Atatürk’ü, laik ve bilimsel eğitimi adeta hiç göremiyoruz”
Emir, “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a yeni makam aracı kiralandığı” yönündeki iddiaları aktararak, “Özellikle israfın mekruh, haram sayıldığı dinimizin öğretilmesi ve dini hizmetlerin verilmesi için kurulmuş olan bir kurumun başkanı olarak, kendisine israftan kaçınması gerektiğini bir kez daha anımsatıyoruz. Ülkemizde insanlar açlıkla, yoksullukla, işsizlikle mücadele ederken Diyanet İşleri Başkanı sıfatı taşıyan birinin yedinci makam aracı alması ve bunun 16 milyon liralık lüks bir araç olmasını kınıyoruz. Kendisini bu davranışından vazgeçmeye çağırıyoruz.” şeklinde konuştu.
Murat Emir, 25 metreküp ücretsiz doğal gaz verilmesine yönelik uygulamanın bugün itibarıyla sona ereceğini belirterek, “Doğal gazda 25 metreküplük yardımın süresinin uzatılması şart.” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) hazırlanan “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nin incelenmesi için sadece 1 hafta süre tanınmasını eleştiren Emir, “Siz 10 yılda hazırlanıyorsunuz; vatandaşa, eğitimcilere, üniversitelere, öğrencilere, velilere 1 hafta süre veriyorsunuz. Bu akıl dışılıktan, alaycılıktan MEB’in bir an evvel vazgeçmesini bekliyoruz.” ifadesini kullandı.
Modelin isminin, AK Parti’nin seçim sloganı olarak kullandığı “Türkiye Yüzyılı” ile Arapça “maarif” kelimesini taşımasını eleştiren Emir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Bakan, sizin eğitim kelimesiyle derdiniz ne? Siz Eğitim Bakanısınız, ‘maarif bakanı’ değilsiniz. Bu isimlendirme bile baştan sona içindeki ideolojik yaklaşımı apaçık ortaya koyuyor. Yeni müfredatta Atatürk’ü, laik ve bilimsel eğitimi adeta hiç göremiyoruz. Milli görüşçü, şeriatçı bir yaklaşımın ağır gölgesini görüyoruz. Özellikle İnkılap Tarihi derslerinde dahi laiklik kelimesinin ancak birkaç defa geçtiğini görüyoruz. Bu çağ dışı modelin çocuklarımıza ve ülkemizin geleceğine vereceği herhangi bir katkı yoktur. Bu yanlıştan dönülmelidir. Çocuklarımızın hak ettiği bilimsel, laik ve çağdaş eğitimdir. Bunun ancak demokratik bir yolla, tüm eğitim bileşenleri, veliler ve öğrenciler katılarak, bilimsel hiçbir yöntem dışlanmayarak hazırlanması şarttır.”
TRT’nin 60. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Emir, “Gazze’de yaşanan insanlık dışı katliamda yaralanan TRT muhabiri arkadaşımız için Sayın Genel Başkan’ımız, TRT Genel Müdürü’nü aramış ve geçmiş olsun dileklerini iletmiş, CHP olarak yapabileceğimiz bir şey olup olmadığını da sormuştur. Bizim TRT’ye gönül kırgınlığımız, bağımsız ve tarafsız yayın yapmamasıdır; taraflı yayınlarda böylesine haksız bir dengesizliğe göz yummasıdır. ” diye konuştu.
“İstanbul Valisi bu tavrıyla zaten apaçık meydan okumaktadır”
CHP Grup Başkanvekili Emir, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Partisinin dün neden Taksim Meydanı’na girmediğinin sorulması üzerine Emir, Taksim Meydanı’na girebilmek için çaba gösterdiklerini ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile diplomasi yürüttüklerini söyledi. Emir, şöyle devam etti:
“Ancak İçişleri Bakanı, saraydan aldığı talimatlar doğrultusunda kanun ve anayasa tanımaz bir biçimde bu girişimlerimize karşı durmuş, izin vermemiştir. Toplantıyı düzenleyenler, 1 Mayıs anmalarının yürütücüsü olan komitenin üyeleri, DİSK, KESK, TTB, TMMOB ve Türk Diş Hekimleri Birliği, görüşmeler sonucunda onlar Taksim’de polisle karşı karşıya gelmeme konusunda bir tavır göstermişlerdir. Bizim o noktadan sonra Taksim anmalarının asıl sahiplerine saygı duymaktan başka seçeneğimiz yoktur. Sayın Genel Başkan’ımız konuşmasını yaptıktan sonra oradan ayrılmıştır ama son sendika oradan ayrılana kadar CHP İl Başkanı dahil CHP’liler Saraçhane Meydanı’nda beklemişlerdir. CHP, Taksim’in 1 Mayıs’ta işçilere açılması için her türlü kararlılığı göstermiştir ama polisle çatışan bir görüntünün içerisine girmek istememiştir; hiç kimseyi de bunun bir parçası yapmama konusunda hassasiyet göstermiştir.”
Emir, Saraçhane’den Taksim Meydanı’na yürümek isteyenlere polisin müdahalesi ile İstanbul Valisi Davut Gül’ün, 1 Mayıs gösterileri hakkındaki sosyal medya paylaşımına yönelik soruları ise şöyle yanıtladı:
“O görüntüler Türkiye’ye yakışmamıştır, içimize sinmemiştir. O görüntünün yaratıcısı AKP’dir. Orada yürütülmek istenmeyen işçilerdir, gösteri yapmaları engellenen işçiler ve örgütlü güçlerdir. Orada elbette kimi provokatif unsurların olabileceğini göz önüne alıyoruz ama güvenlik güçlerimizin burada çok daha dikkatli bir tavır almalarını beklerdik. Orada emirleri uygulamakla sorumlu polis kardeşlerimizi anlıyoruz ama telsizin ucundaki polis müdürleri, İstanbul Valisi bu tavrıyla zaten apaçık meydan okumaktadır. Sayın Vali’nin ayar verdiği, neredeyse ‘intikam aldık’ duygusuyla paylaştığı kişiler işçilerdir, emekçilerdir. Kendisi, devletin valisi olmadığını AKP’nin valisi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.”